Klasik bir sözdür “bakmak ve görmek”…
Oysa ne kadar büyük bir anlam taşır bünyesinde; pek çok şeye bakarız ama gerçekten görebilirmiyiz yada görmek istermiyiz?
“Bakmak” sadece gözle yapılan bir eylemdir, anlık ve geçicidir.
“Görmek” ise bir derinliğe sahiptir, içerisinde bir ilgi, çaba ve dikkat gizlidir.
Görmek isteyen, sorgular ve yorumlar çünkü görebilmek farkına varabilmektir. Bu noktada kendimize sormamız gereken soru; yaşadığımız hayata bakıyormuyuz, yoksa görüyormuyuz?
Bu sorunun yanıtını verebilmek, hele soru kendimiz için sorulmuşsa hiç ama hiç kolay değildir. Dönüp bir bakın bakalım kendinize, kolayca ve dürüstce yanıt verebilecekmisiniz bu soruya; gerçekten kaçımız kendimize bakıp da görebilir gerçekten kim olduğunu…
İşte bu noktada, yani baktığını görebilme noktasında, koçluk karşımıza çıkmaktadır. Koçlar, danışanlarının gelişim sürecinde yanındadırlar ve onların mevcut yeteneklerini, potansiyellerini ortaya çıkarmasında yada belirledikleri hedeflere doğru giderken yer aldıkları süreçte onlara eşlik ederler. İster yaşam koçları olsun isterse iş koçları, tüm tarafsızlığı, yalınlığı ve dürüstlüğü ile karşınızda duran bir ayna gibi danışanlarına yada şirketlere gerçek yönlerini görmelerinde yani farkındalıklarını sağlamakta yol arkadaşı olurlar.
Olaylara bakış şekli ve onlara gösterilen reaksiyonlar aslında kişilerin yada şirketlerin aynada gördükleri kendi suretlerinden başka birşey değildir. Koçlar, doğru sorular ile onların kendilerini biraz olsun sorgulamasına, kuvvetli ve zayıf yanları ile kendilerini keşfetmelerine rehberlik ederler. Danışan yada şirket, ne kadar ufkunu aydınlatabilmek için gayret gösterir ve istekli olursa o kadar kendini gerçek anlamda tanıyabilir ve ancak bunu başarabildiği takdirde baktıklarının çok daha ötesindeki anlamlara ulaşarak hem kendini hemde çevresini/rakiplerini gerçekten görmeye ve keşfetmeye başlar.
İyi bir koç bir taraftan danışanının anlattıklarını dinlerken, diğer taraftan da onun zihnindeki gerçek anlamlara ulaşabilmek için anlatmadıklarını da keşfetmeye çalışır. Koç, ne kadar iyi bir aktif dinleme becerisine sahipse o kadar danışanını hedeflerine ulaştırma yolunda yardımcı olabilecektir. Danışan, koçun tuttuğu aynaya sadece bakmayacak aynı zamanda sorduğu güçlü sorularla aynada kendini görebilecektir. Bunun için keşfetmeye istekli, baktıklarını anlamlandırıp görmeye niyetli olmak gerekir ki farkındalıklar oluşabilsin.
Aslında farkındalık deyip geçmemek gerekiyor. Baktığını görebilmek – fakındalık oluşturabilmek her geçen gün daha da önem kazanıyor. Koçluğun giderek kabul görmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte hem kişiler hemde şirketler kendi potansiyellerini keşfetmeleri yönünde ciddi adımlar atmaya ve farkındalık kazanmaya başladılar bile. Nitekim, bunun bilincine varan ister kişiler olsun isterse firmalar pek çok konuda ilerleyebilmek ve kendilerini geliştirebilmek ve arzuladıkları hedeflerine ulaşabilmek için koçlardan destek alıyorlar.
Koçlukta odaklanılan nokta, daha ziyade kişinin yada şirketin kendi potansiyelini ortaya çıkarmasına yardımcı olmaktır. Koç, danışanını kendisi ve çevresi ile olan ilişkilerini dikkate alarak ortaya koyulan hedeflere ulaşmaya odaklar. Yalnız unutmamak gerekir ki her insanın hayata bakışı ve tecrübeleri bir başkasınınkinden farklı olduğu gibi her şirketin de olaylara bakışı ve tecrübeleri diğer şirketlerden farklıdır. Dolayısıyla, aynı olaya bakan farklı kişiler/şirketler farklı şeyler görecekler ve farklı şekilde ilerleyeceklerdir. Burada koçun ortaya koyacağı yaklaşım, kararlılık ve sezgi yeteneği danışanın kendi kaynaklarını keşfetmesini sağlayarak anlamlı bir süreç içerisinde koyulan hedeflere ulaşılmasını sağlamaktır. Koç, kişilerin/şirketlerin dışarıdan bakan gözü olarak sık sık nasıl ve başka sorularını sorarak onları düşündürür ve baktıklarını görmelerine yardımcı olur. Düşünen ve düşündüğünü eyleme dökebilen, o zamana kadar göremediklerini görebilen ancak farkındalıklarına ulaşabilir. Öyleyse “bakmak” eylemini “görmek” eylemine dönüştürelim ki hayatı ve olayları biraz daha sorgulayabilelim. İçinde yaşadığımız evrene, çevremize, eşimize dostumuza, işimize sadece bakmakla yetinmeyelim; onları görelim ve yaşama dair herşeyi farkedelim…
Dr. Cumhur HANOĞLU